Arama:
Kira Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk

Kira Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk: Kiracı ve Ev Sahibi İçin Karşılıklı Uygun Çözüm

Kira uyuşmazlıkları, kiracılar ve ev sahipleri arasında ortaya çıkabilen sık karşılaşılan sorunlardır. Kiracı ve ev sahibi arasındaki bu tür anlaşmazlıklar, kira sözleşmelerinin ihlali, kira artışları, depozito iadeleri, onarımlar ve diğer pek çok konuda meydana gelebilir. Bu uyuşmazlıklar, taraflar arasında sık sık gerginliklere ve hukuki süreçlere yol açabilir. Ancak, arabuluculuk, bu tür sorunların hızlı, ekonomik ve karşılıklı tatmin edici bir şekilde çözülmesine yardımcı olabilir.

Arabuluculuk Nedir?

Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları bağımsız ve tarafsız bir üçüncü tarafın yardımıyla çözmek amacıyla kullanılan bir alternatif uyuşmazlık çözme yöntemidir. Arabulucu, tarafları bir araya getirir, onları dinler, görüşmeleri yönlendirir ve taraflar arasında bir anlaşmaya varmalarına yardımcı olur. Arabuluculuk süreci, mahkemeye başvurma gerekliliğini azaltabilir ve tarafların daha iyi bir iletişim ve işbirliği ortamı oluşturmasına katkıda bulunabilir.

Kira Uyuşmazlıklarında Arabuluculuğun Avantajları

  1. Hız ve Ekonomiklik: Arabuluculuk, mahkeme süreçlerine göre daha hızlı sonuçlar elde etmenizi sağlar. Bu nedenle, kira uyuşmazlıklarının hızlı bir şekilde çözülmesi gereken durumlarda tercih edilir.
  2. Tarafların Kontrolü: Arabuluculuk, taraflara kendi uyuşmazlıklarını çözme sürecinde daha fazla kontrol imkanı sunar. Mahkemede karar verici bir hakim yerine, taraflar kendi anlaşmalarını oluştururlar.
  3. Gizlilik ve Gizlilik: Arabuluculuk süreçleri, mahkeme süreçlerine göre daha gizli ve özel olabilir. Bu, tarafların mahkeme kayıtlarına girmek istemeyebileceği özel meselelerle ilgili uyuşmazlıklarını daha gizli bir şekilde çözmelerine olanak tanır.
  4. Sürdürülebilir Çözümler: Arabuluculuk, taraflar arasında sürdürülebilir uzlaşmaların oluşturulmasına yardımcı olabilir. Kiracılar ve ev sahipleri, gelecekteki sorunların önlenmesi ve işbirliğinin artırılması için daha iyi bir anlayış geliştirebilirler.

Arabuluculuk Süreci

Arabuluculuk süreci, tarafların isteğine bağlı olarak başlar. Taraflar bir arabulucu seçerler veya mahkeme tarafından atanırlar. Arabuluculuk oturumları, tarafların görüşlerini ifade etmelerine, anlaşmazlıklarını çözmelerine ve sonunda bir uzlaşmaya varmalarına yardımcı olmak için yapılır. Sonuçta, tarafların anlaşmaya varması durumunda bir yazılı anlaşma oluşturulur.

Kira uyuşmazlıklarında arabuluculuk, taraflar arasında uzun süreli hukuki mücadeleleri önlemeye ve daha sürdürülebilir çözümler üretmeye yardımcı olan etkili bir yöntemdir. Taraflar arasında daha az gerginlik yaratır, zaman ve para tasarrufu sağlar ve uzun vadede daha olumlu kiracı-ev sahibi ilişkileri geliştirir.

Kira uyuşmazlıkları ile ilgili Türkiye’de temel hukuki düzenlemeler, Türk Borçlar Kanunu (TBK) ve Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) gibi yasal metinlerde bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye’de arabuluculuk hizmetleri ile ilgili düzenlemeler de vardır. İşte kira uyuşmazlıklarıyla ilgili bazı önemli kanun maddeleri:

Türk Borçlar Kanunu (TBK):

  1. Kira Sözleşmesi (TBK Madde 299-347): Kira sözleşmeleri ve tarafların hakları ve yükümlülükleri TBK’nin bu bölümünde düzenlenir.
  2. Kira Bedelinin Belirlenmesi (TBK Madde 338): Kiranın miktarının belirlenmesine ilişkin kuralları içerir.
  3. Kira Sözleşmesinin Feshi (TBK Madde 346): Kira sözleşmelerinin nasıl feshedilebileceğini düzenler.

Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK):

  1. Kira Uyuşmazlıklarının Çözümü (HMK Madde 178-203): Kiracı ve ev sahibi arasındaki uyuşmazlıkların mahkemelerde nasıl çözümleneceğini açıklar.

Arabuluculuk Kanunu:

  1. Arabuluculuk Hizmetleri (Arabuluculuk Kanunu 6/5): Kira uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümünü düzenler.
  2. Arabulucuların Yetkilendirilmesi (Arabuluculuk Kanunu 5): Arabulucuların atanması ve yetkilendirilmesine ilişkin kuralları belirtir.
  3. Arabuluculuk Süreci (Arabuluculuk Kanunu 7): Arabuluculuk süreci ve tarafların hakları ile yükümlülüklerini açıklar.

Bu kanun maddeleri, Türkiye’de kira uyuşmazlıkları ve arabuluculuk hizmetleriyle ilgili temel yasal dayanakları oluşturur. Ancak hukuk alanındaki değişiklikler ve güncellemeler olabileceğinden, kesin bilgiye ulaşmak için güncel hukuk metinlerine başvurmanız önemlidir. Ayrıca, konuyla ilgili yerel hukuk uzmanlarından veya hukuk danışmanlarından da destek almanız faydalı olacaktır.

Avukatın Azil Edilmesi

Avukatın azli durumunda haklı ve haksız azil ayrımı önemli olmaktadır. Avukatlık Kanununun 174. Md.’ne göre avukatın azli halinde ücretinin tamamının verileceği kabul edilmiştir. Ancak avukat, kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise, ücretin ödenmemesi gerekmektedir. Nitekim buradaki ihmali her türlü delille azleden taraf kanıtlayabilecektir.*

“Avukat – iş sahibi ilişkisi” güven duygusu üzerine kurulu bir sözleşme türüdür. Avukatla iş sahibi arasında karşılıklı ya da tek taraflı bir güven zedelenmesi yaşanırsa bu ilişkinin daha fazla sürdürülmesi hem taraflardan hem de hukuk hayatının oluşumu yönünden beklenemez.

Avukatın neden olduğu güven ilişkisini sarsıcı veya ortadan kaldırıcı durumlar da haklı azil nedeni sayılmaktadır. Avukatlık sözleşmesinin karşılıklı güvene dayalı bir sözleşme olması nedeniyle sözleşmenin diğer yanı gibi avukatın da sözleşmenin kurulması ve devamı sırasında iş sahibinin güvenini sarsıcı davranışlardan kaçınması gerekmektedir.

Yargıtay Kararları Örnekler

Y.13.HD. 26.06.2014 E.2014/2625 K.2014/21474 s. Kararında avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle TBK 506. Maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel düzenleme olduğunu buna göre avukatın üzerine aldığı işi özenle ve iş sahibi yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi iş sahibini kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan titizlikle kaçınmak zorunda olduğu aksi halde avukata güveni kalmayan iş sahibinin avukatı azletmesinin haklı olacağına verdiğini görüyoruz.

Yargıtay Hukuk genel kurulu Y.HGK, 11.10.2006 E.2006/13610 K.2006/639 s.

“Karşılıklı güven kavramının her iki tarafı vekalet sözleşmesi çerçevesinde gerçekleşen ilişkilerinde karşılıklı saygı unsurunun varlığını evleviyetle içereceği ve gerçekleştireceği açıktır. Olaya vekil yönünden bakıldığında yapılması gereken saptama şudur, önceki bk 390/1 maddesi gereğince genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin hükümlere tabi bulunan vekil hukukun belirlediği bu statüsünün gereği olarak iş sahibi ile ilişkilerinde hem bu ilişkinin hukuksal niteliğine ve doğasına uygun bir saygının kendisine gösterilmesine isteme hakkına sahip ve hem de asgari olarak aynı saygıya ona göstermekle yükümlüdür. Müvekkil bu yükümlülüğüne uygun davranmaya objektif olarak kendisinden beklenen saygıyı göstermeye vekiline yönelik güvenini sürdürmeye zorlanamaz.”

  • Av. Semih Güner – Avukatlık Kanunu